Egil, Egil! Seninki Tesettür Degil! (farklı bir yazı)
yıllar önce, sadece bir dis kabuktan ibaret sandigin örtünmenin, yillar sonra bugün, tek bir dis kabuktan ibaret olmadigini fark etmis bulunuyorsun.
Simdi, durdugun yerden kusbakisi baktigin zaman, o dönemlerde neredeyse bir melâike oldugunu da, pek açik görebiliyorsun. Dogrusu, sen ögrenciyken, sana “Sizler melek gibisiniz!..” diyen teyzelere sasardin, ama artik o saskinliginin yerini, pek acikli bir kabul edis aldi. Az-çok anlar gibi oldun, o sözün manâsini... Zîrâ ugradigin degisim ve içinde hissettigin baskalasma, “sana her an seni haykiran bir ayna” gibi…
Bir “itidal”, bir “orta yol” düsüncesinin ötesinde, simdiki kabugun hosuna gidiyor ve zaten, daha fazlasini istemiyorsun. Tesettüründen bahsediyorum. Dis kabugundan yani… “Kabuk içre kabuk” imis gerçi tesettür... Sadece bir dis kabuk meselesi degilmis… Ama önce gel, su “dis kabuk” dedigin seye bir bakalim:
O, ölçüleri pek net bir sekilde belirtilmis olan, kiyafet kabugudur. Nedir ölçü? Özetle su: “Vücudunun biçimini ortaya sermeyecek”, “al beni ve gösteris” olsun diye degil, “örtünmek ve Allâh’in nîmeti üzerinde görünmek” olsun diye giyilecek… Kendisi hususunda “israfa düsülmeyecek”… “Hanimlarda eller ve yüz disindaki tüm uzuvlari; erkeklerde göbek ile diz kapagi arasini ille de örtecek…”
Egil, Egil! Seninki Tesettür Degil! (farklı bir yazı)